İtiraf etmeliyim, ilk bölümü izlerken çok zorlandım, çeşitli sebeplerden dolayı birinci bölüme defalarca ara vermek zorunda kaldım (özellikle ilk 10 dakikasına!), diziye çok fazla ısınamadım, devam edecek enerji ve motivasyonu kendimde bulamıyordum. Zor olan ilk 15 dakikayı atlattıktan sonra diziyi ilginç bulmaya başladım. Cécile de France adlı oyuncunun kendini oynuyor olması ilgimi çekmişti.

Evet belçikalı olan ama sinema kariyerini Fransa’da yapan 1975 doğumlu Cécile de France, (bugün 45 yaşında) bir fransız yapımı olan ve orjinal adı 10% / “dix pourcent” (yüzde 10) olan, ingilizce ismi “call my agent “ (menajerimi ara) adlı Netflix yapımı dizinin ilk bölümünde, Quentin Tarantino’nun son filminde (?) rol almak için binicilik eğitimi alan ve bir Tarantino filminde oynamak için sabırsızlanan Cécile de France’ı oynuyor ! Belkide oynamıyor sadece kendi gibi davranıyor. Spoiler vermek sayılmadığından söyleyebilirim, dizinin en başlarında öğreniyoruz ki Tarantino Cécile de France’ı bu rol için fazla yaşlı(!) buluyor. Bunu biz biliyoruz, menajeri biliyor ancak Cécile bilmiyor, çünkü menajeri Gabriel bunu ona söylemeye cesaret edemiyor!

Anlıyoruz ki “call my agent” dizisinin başrolü, diziye misafir olan Cécile de France ve onun gibi Fransa’nın dünyaca ünlü film oyuncuları değil, onlara filmlerde roller bulan ve karşılığında kazançlarının yüzde onunu alan (dix pourcent, yüzde 10 lafı buradan geliyor 🙂 ) menajerlere ve bu 4 menajere evsahipliği yapan ASK ajansı.

Birinci bölümün sonunda dizi sizi öyle bir yakalıyor ki, nasıl olduğunu anlamadan birinci sezonu bitiriyorusunuz (toplam 3 sezon Menajerimi Ara/ Call my agent) ve pek ara vermeyi düşünme fırsatını bulamadan 2. sezonda buluyorsunuz kendinizi.

Kimler yok ki oyuncu ve/ veya misafir sanatçı olarak Menajerimi ara dizisinde, Julie Gayet, Joey Starr, Béatrice Dale, Fabrice Luchini, İsabelle Adjani, Line Renaud, Audrey Fleurot, Jean Dujardin, Natalie Baye, Gérard Lanvin, Monica Belucci ve daha niceleri. Fransız sinemasına meraklıysanız eğer sima olarak mutlaka tanıdık gelecek yüzleri farklı bölümlerde görüyorsunuz. Diziyi izlerken Guillaume Canet ve Marion Cotillard’ı arıyor gözleriniz ama dizide kendilerini göremesek de isimleri sıkça geçiyor dizinin pek çok bölümünde.

Call my agent dizisinin orjinalliği yukarıda saydığımız oyuncuların kendilerini oynamalarından geliyor. Monica Belucci’nin Monica Belucci’yi oynadığı daha doğrusu bir Monica Belucci karikatürü çizdiği bölüm hem çok ince ve yüksek IQ’lu esprilerle dolu aynı zamanda çok derin felsefi düşüncelere sürükleyebilecek cinsten. (Monica Belucci’nin sarı peruk takıp normal insanlar arasına karışmak üzere katıldığı bir partide, flört etmeye başladığı adamın, “çok enteresan sen biraz Monica Belucci’yi andırıyorsun” dediği sahneyi lütfen dikkatle izleyin!) Andréa’nın ajansın tazminat sorununu çözmek için ikinci bir “İsabelle Huppert” arayışı ve ardından yaşananlar, yönetmenlik mesleğine göndermeler sizi kahkahalarla güldürmese de dizi boyunca muzipçe gülümsetiyor.

Dix pourcent / Call my agent dizisi çok başarılı bir yerel yapım. Fransa’nın ve Paris’in mutlaka gidilesi ve görülesi bir yer olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Çekimler planlar tek kelimeyle şahane. Paris’in neden dünyanın en çok turist çeken şehir olduğunu (bir kez daha) anlıyorsunuz. Başroldeki birbirinden çok farklı 4 menajerin Matthias, Andréa, Gabriel ve Arlette’in kendi hayatları, hikayeleri diziye ayrı bir renk katıyor. Matthias’ın gayrımeşru kızı şirin mi şirin Camille’in ajansta çalışmaya başlaması hikayeye lokomotif oluyor. Asistan karakterleri de ana karakterlerle boy ölçüşüyor, hem oyunculuk hem hikayeye katkı olarak.

Dix pourcent / Call my agent için bir şirket dizisi de diyebiliriz. Şiket içi rekabet, iktidar savaşları, ihanet, işten anlamayan ama sermaye sahibi cahil patron(*), şirket içi gönül ilişkileri vs..

İş hayatının içindeyseniz çok tanıdık olaylar, karakterler görebilirsiniz. Hikaye ve anlatılan insan ilişkileri son derece evrensel. Diziyi izlerken dizinin ingiliz versiyonunun çekileceği haberine rastladım internette.

Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce Netflix’te sansür (*) haberi gündeme bomba gibi düştü ama daha da önemlisi “Menajerimi ara” dizisinin yerli versiyonunun Ay Yapım tarafından çekilmeye başladığını öğreniyoruz. Teaser’dan görebildiğimiz kadarıyla orjinal dizideki karakterlere fiziksel benzerlik açısından titiz bir kast çalışması yapılmış ancak Ay Yapımın orjinal dizideki LGBT karakterleri nasıl “handle” edecekleri büyük bir merak konusu.