Bu sene, 2024 yılı Fransa’da sadece Paris 2024 Olimpiyat Oyunları olarak değil, bunun yanı sıra Ermenistan yılı olarak geçiyor.

Fransa’nın Ermenistan’a ve ermeni halkına olan sempatisi yeni bir şey değil. Özellikle de Fransa’da « ermeni soykırımı iddiaları » gündeme geldiğinde, Fransa-Türkiye ilişkilerinde gerginlik yaşanır, fransız-türk dostluğu, işbirliği her zaman Fransa’nın « ermeni sorununa » yaklaşımının gölgesindeymiş gibi görünür.

Bu yazıyı ayrıca gazeteci Hrant Dink’in katledilişinin 17. yıldönümünde yazmakta olduğumun farkına varıyorum.

Ama tahmininizin aksine, eğer yazıyı buraya kadar okuduysanız, bu yazının konusu bambaşka. Çok özel biri hakkında.

Bu topraklarda doğmuş, sonrasında ailesiyle Fransa’ya göç etmiş, çok özel biri yazının konusu. Adını ilk defa yıllar önce sol görüşlü bir aylık dergideki yazıda okumuştum. Hikayesinden çok etkilenmiştim. Sonrasında tesadüfen hayatını konu alan bir filme denk gelmiştim.

Bu yazıda size Missak Manuşyan’dan bahsetmek istiyorum.

Missak Manouchian, 20 Eylül 1906’da Türkiye’de o zamanki Osmanlı İmparatorluğu’nda doğmuş, sonradan Fransız direniş hareketi içinde önemli bir rol oynamış bir Ermeni komünist ve direnişçidir.

Manouchian, Ermenistan’dan ailesiyle birlikte önce Batum’a sonra da Fransa’ya 1915’te göç eden ailelerden biri. Daha sonra, 1925 yılında Paris’e yerleşip Fransız vatandaşlığına geçiyor. Paris’te bir baskı atölyesinde çalışırken, komünist hareketle tanışıp ve aktif bir üye oluyor.

Bütün yaşamını emekten ve emekçiden yana yaşayan bu koca yürekli adam Nazi Almanyası’nın işgali altındaki Fransa’da, işgal güçlerine karşı direniş göstermek için Fransız Direniş Hareketi’ne katılıyor. 1943 yılında, Komünist Parti’nin emriyle Paris’in işgali altında bulunan Nazi Almanyası’na karşı bir dizi sabotaj eylemini gerçekleştiren “Affiche Rouge” direniş grubunun lideri oluyor.

Manouchian’ın liderliğindeki Affiche Rouge grubu, işgal güçlerine karşı sabotaj eylemleri gerçekleştiriyor ve Alman askerlerine karşı direniş gösteriyor. Ancak, 1943 yılında Gestapo’nun bir baskını sonucunda Manouchian ve grubu tutuklanıyor.

Missak Manouchian ve grubu, 21 Şubat 1944’te Mont Valérien’de idam edildi. Ancak, Manouchian ve arkadaşlarının idamları, Nazi işgali altındaki Fransa’da direnişe karşı yapılan Nazi zulmünün sembolü haline geldi ve onların direniş ruhu ve cesareti Fransız direniş hareketinin bir simgesi olarak kaldı.

Missak Manouchian ve Affiche Rouge grubu, Fransız direniş hareketinin önemli figürleri olarak hatırlanır ve onların mücadelesi, Nazi işgali altındaki Fransa’da özgürlük ve insanlık onurunun simgesi olarak anılır.

Pek çok fransız ailenin Nazilere şirin görünmek için yahudi komşularını ihbar ettiği bir dönemde Missak Manuşyan cesaret ve özgürlük için mücadele dersi vermiştir fransızlara ve tüm insanlara.

Missak Manouchian, cesur bir direnişçi ve insan hakları savunucusu olarak hatırlanır ve Fransız direniş hareketinin sembol figürlerinden biridir.

Fransa’da Pantheon, Paris’te bulunan ve ülkenin tarihî ve kültürel öneme sahip kişilerin anıldığı bir anıt mezar ve ulusal anıt binasıdır. Pantheon, Latince’de “tüm tanrılar” anlamına gelir ve eski Roma’daki Pantheon’dan esinlenerek yapılmıştır. Fransız Devrimi’nin ardından, Pantheon’un kilise olarak kullanılan Sainte-Geneviève Kilisesi’nin devlete devredilmesiyle, bir ulusal anıt olarak işlev görmesi kararlaştırıldı.

Pantheon, özellikle Fransa’nın ve dünya tarihinde önemli roller üstlenmiş kişilerin anıldığı bir mekandır. Burada yatanlar arasında yazarlar, bilim insanları, filozoflar, siyasetçiler, askerler ve sanatçılar gibi çeşitli alanlarda başarılı olmuş kişiler bulunmaktadır.

Pantheon’a defnedilen kişiler, genellikle Fransız kültürüne ve tarihine önemli katkılarda bulunmuş veya ülkenin ulusal kimliğini şekillendirmiş bireylerdir. Bu kişilerin arasında Voltaire, Victor Hugo, Émile Zola, Marie Curie, Alexandre Dumas, Jean-Jacques Rousseau, Louis Braille gibi ünlü isimler yer almaktadır.

Pantheon, Fransız kültüründe ve tarihinde önemli bir simge olup, ziyaretçiler için önemli bir turistik ve kültürel noktadır. Aynı zamanda, buradaki anıtlar ve mezarlar, ziyaretçilere Fransa’nın kültürel, entelektüel ve siyasi tarihini daha yakından tanıma fırsatı sunar.


Fransa bu senenin 2024 yılının Ermeni yılı olması sebebiyle de, Missak Manuşyan’ın mezarını Pantheon’a taşıma kararı aldı.


Belki ilk defa Anadolu’da doğmuş, büyümüş biri Pantheon’a götürülüyor.