Haziran ayında Rafael Nadal Roland-Garros turnuvasını 10. kez, Roger Federer’de Temmuz ayında Wimbeldon turnuvasını 8. kez kazanarak kırılması son derece güç rekorla spor tarihine isimlerini yazdırdılar. Bu son başarıları olmasa da zaten tarihe geçmişlerdi, isteseler çoktan emekli olabilirlerdi ama içlerindeki o “kazanma hırsı” tekrar geri dönüp Nadal uzmanlık alanı olan toprak sahada, Federer’se efendisi olduğu çim sahada tekrar kupayı kaldırma fırsatı buldular.

Spora, özelliklede tenise meraklı olan profesyonel ya da amatör herkesin çok iyi bildiği 2 isim Rafael Nadal ve Roger Federer. Tenis sporuyla ilgilenmeyenler bile her ikisininde olağanüstü yetenekli olduklarını, inanılmaz derecede disiplinli ve soğukkanlı olduklarını ve çok ama çok çalıştıklarını çok iyi biliyor.

Federer ve Nadal, iş hayatında sporda ya da akademik kariyerde, yaptığınız iş ne olursa olsun örnek alınabilecek, incelemeye değer yaşantıları var.

Nadal oyuna o kadar konsantre oluyor ki, mola esnasında yanı başında duran saha içinde görevli dünyalar güzeli brezilyalı kıza bir saniyeliğine bile olsa kafasını çevirip bakmıyor çünkü onun için o esnada dünya durmuş oyunundan başka hiçbir şey düşünmüyor, düşünemiyor. (söz konmusu video internette viral olmuştu). Federer kortların kralı olduğunu o kadar iyi biliyorki, Wimbeldon’da final maçına çıkarken VIP’de gördüğü Prens William ve Düşes Kate’e şöyle göz ucuyla bakıp “see you guys”* (görüşürüz çocuklar) diyebiliyor İngiliz Kraliyet ailesinin adab-ı muhaşeret kurallarını elinin tersiyle itebiliyor.

Her ne kadar birbirlerinin rakibi olsalar da ikisini birbirinden ayrı düşünmek çok zor ve birbirlerine karşı oynadıkları maçlar tenis severlerin daima favorisi.

Tenis oyununa duydukları büyük sevgi ve saygı onları diğer başarılı tenis oyuncularından ayrı bir yere koymamızı sağlıyor.

 

Nadal & Federer arasında komik enstantaneler:

Nadal gözü tenisten başka hiçbir şey (!) görmüyor: