2017 Yılı Avustralya Açık tenis turnuvası, o tarihte 35,5 yaşında olan, son GranSlam* kupasından 5 yıl sonra, dizinde bir rahatsızlıktan dolayı turnuvalara 6 ay vermiş olduktan sonra, Roger Federer, küllerinde doğmuştu ve adını klişe bir deyimle ifade edecek olursak « altın harflerle » ismini tenis tarihine yazdırmıştı. Sadece tenis değil spor tarihinde de daha önce görülmemiş bir « come back » -geri dönüş » hikayesiydi. Ekselans « en büyük » olduğunu bir kez daha göstermişti.

Tam 5 yıl sonra 2022 Avustralya Açık’ta buna çok benzer bir geri dönüş hikayesine şahit oldular tenis severler. Geçtiğimiz Eylül ayında sol ayağını kırmış olan, 36. yaş gününe 4 ay kalmış olan ve tıpkı Federer gibi turnuvalara 6 ay ara vermiş olan Mayorka’lı Rafael Nadal Avustralya’ya geldiğinde ne bahisçiler ne de tenis severler kupayı kaldırabileceğine pek ihtimal vermiyorlardı 3 Haziran 1986 doğumlu Rafa’nın.

Finalde 5 saat 24 dakikalık bir mücadelenin sonunda kazanmak için çok uğraşmış ama Nadal’ın kazanma hırsı karşısında tutunamamış olan rakibi Daniil Medvedev’e selam verip kortun ortasında dizlerinin üstüne çöküyor ve sonrasında sevinç gözyaşları. Bu zafer Nadal’ın kariyerindeki en büyük « geri dönüşü » oldu.

Rafael Nadal Tenis dünyasını bir kez daha büyüledi. Kariyerine baktığımızda « Rafa »yı diğer oyunculardan ayıran en büyük özelliği « geri dönüşleri ». Sakatlık dönemlerinden sonra geri döndüğünde müthiş bir « come back » yaşıyor, mental olarak çok iyi hazırlanmış oluyor, her seferinde daha güçlü bir şekilde dönüyor kortlara.

Uluslararası turnuvalarda bu kadar uzun süre istikrarlı bir şekilde yer almaya devam ediyor ve bu son zafer ile (21. Grand Shlem) Tenis tarihinin en zirvesine oturmayı başarabildi.

Rafael Nadal bir efsane, çok büyük bir yetenek. Kendisinden daha iri yarı, daha kaslı ve daha genç, çok güçlü rakiplerinin karşısında en önemli özelliği, kazanma hırsı ve soğukkkanlılığı. En stresli anlarda bile sinirlerine hakim olabiliyor. O sabırlı oldukça karşısındaki rakibinin bir ara çöküş yaşayacağını biliyor, hissediyor.

Dünya Erkek Tenisinde tarih kitaplarına geçecek bu olağanüstü kariyer sadece kazanma hırsı ile açıklanabilecek bir şey değil tabi. O muhteşem yeteneğin yanında çok ince hesaplanmış bir antreman ve beslenme programı var Nadal’ın. 35 yaşında 20’li yaşlardaki antreman temposuna devam etmeniz mümkün değil. Rafael Nadal turnuvalara hazırlanırken ve formda kalabilmek için izometrik egzersizlere ve yoğun ancak kısa süreli idmanlara öncelik veriyor.

Wall Street Journal Rafael Nadal’ın HIIT yöntemini uyguladığına dikkat çekiyor. Bu yöntem sayesinde kas kitlesini kaybetmeden yağ kaybı çok daha kolay oluyor. Formda kalmak isteyen pek çok yetişkin HIIT (High-Intensity Interval Training) metodunu uzun zamandır uyguluyor.

Rafael Nadal’ın beslenmesi ile ilgili pek çok makale bulmak mümkün yabancı basında. Tamamen Akdeniz usulü besleniyor Nadal. Deniz mahsulleri, meyve, sebze ve çok ama çok zeytin tüketiyor Nadal. Kahvaltıda bir bardak portakal suyu ve üzerine zeytinyağı döktüğü bir dilim ekmekle yetiniyor, hidratasyon için bol su içiyor, nadiren de olsa kırmızı et yiyor ancak süt ürünleri ve peynirden uzak duruyor.

Antremanları, beslenme şekli ne olursa olsun, Nadal’ı efsane yapan onun mentali, kazanma hırsı ve daha da önemli olan oyunu çok sevmesi. Tenis’e başladığı ilk gün gibi Nadal kazandığı her sayıda , her sette mutlu oluyor, o anı doya doya yaşıyor. Kariyer, kazandığı kazanacağı ödüller, hatta para ödülleri Nadal için bunlardan daha önemlisi iyi bir oyun çıkarabilmek, iyi bir vuruş yapabilmek. İçindeki çocuk hiç büyümediği için Nadal daha uzun süre kortlarda kendinden bahsettirecek. Vamos Rafal,

GrandSlam : Uluslararası Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen 4 büyük tenis turnuvasına verilen ad. Profesyonel bir tenisçinin kariyerinde varabileceği en büyük zirve bir GrandSlam turnuvası kazanmasıdır.


GrandSlam’ler :

Avustralya Açık Tenis Turnuvası (Ocak)

Roland-Garros Açık Tenis Turnuvası (Haziran) (Fransa-Paris)

Wimbledon Açık Tenis Turnuvası (Temmuz) (İngiltere)

Amerika Açık Tenis Turnuvası (Eylül)