Esas adı Li Lykke Timotej Zachrisson olan 1986 doğumlu Lykke Li tıpkı Jay Jay Johanson gibi İsveçli. Kısa bir mankenlik-fotomodellik macereasından sonra o buğulu ve birazda “tuhaf” sesiyle şarkılıcık kariyerinda önümüzdeki 5 Mayıs günü Avrupa’da satışa sunulacak olan 3. Albümü “I Never Learn” ile devam ediyor. Bir yandanda oyunculuk kariyerine daha önce “I Follow Rivers” ve “Sadness is a Blessing” kliplerinde birlikte çalıştığı Tarik Saleh’in “Tommy” adlı korku-gerilim filminde yer alarak başlıyor.

 

 

2008 tarihli “Youth Novels” ve 2011 tarihli “Wounded Rhymes” albümleri, bu albümlerden çıkan single’lar, bazı şarkıların KleerUp gibi olağanüstü yetenekli DJ’ler tarafından remixlenmiş olması, “I Follow Rivers” şarkısının 2013 Cannes film festivalinin ses getiren* “La Vie d’Adèle”-(İngilizce adıyla “Blue is the warmest colour”) filminde kullanılmış olmasıyla Lykke Li İsveç’li sanatçı statüsünden uluslarası sanatçı statüsüne çoktan geçti.

Kendi yapım şirketi olmakla birlikte (LL Recordings), albümlerinin Uluslar arası ve Kuzey Amerika dağıtımı için Atlantic Records ile anlaşması var. 5 Mayıs günü piyasaya sürülecek olan “I Never Learn” albümünün ABD’deki reklam kampanyasına ve kendi internet sitesinden bu yaz konser programına bakılırsa, uzun bir süredir “nehirleri takip etmek”le yetinen dünyalar güzeli Lykke Li gözünü “okyanus ötesine” çoktan dikmiş görünüyor.

Son derece düzgün fiziği, karizmatik duruşu ve buğulu sesi ile istese “Pop İkonu” olabilecekken daha “bağımsız” daha “indie”, son derece minimalist ama çok rafine (tıpkı anavatanı İsveç gibi) ve herkesin takdir etmekte zorluk çekeceği bir tarzı benimsemiş olması “anlaşılabilir gibi değil” aslında.

 

 

Müzisyen bir baba ve fotoğraf sanatçısı bir annenin kızı olan Lykke Li’nin çocukluğu ve ilk gençliği Stockholm, Portekiz, Fas ve Hindistan arasında geçiyor. “Bohem”liği özenti ya da sonradan edinilmiş bir bohemlik gibi değil, hem genetik hem de çevresel açıdan son derece şanslı biri Lykke Li. İskandinav genleri ile göçebe dansöz bir ruh bir araya geldiğinde “benim-hakkımda-ne-düşündüğün-hiç-umurumda-değil” ve “dikkatini-çektiğimi-biliyorum-gözlerini-benden-ayıramayacaksın” tarzındaki duruşu ve “her-an-herşeyi-yapabilirim” şeklinde çılgın ve birazda dengesiz hali onu inanılmaz derecede “COOL” ve “ÇEKİCİ” kılıyor.

Fransız “Les Inrockuptibles” dergisine verdiği demeçte tribal ritimleri, sokak müzisyenlerinin bir yandan gitar çalarken bir yandanda ayaklarıyla tempo tutmasına bayıldığını söylüyor. “Vücudumuzdan çıkan ritmi çok fazla süs püs kullanmadan müziğe aktarmalıyız” diyede ekliyor.

Aynı röportajda kendinden bahsederken “çok karmaşık bir kişiliğe sahibim, bir yandan son derece utangaç sayılırım ama dans ettiğimde tüm duygularımı ve tüm heyecanlarımı dışarı vurabiliyorum, aynı olay sesim içinde geçerli,bazen tıkanıp kalıyorum bazende herkese neler yapabileceğimi göstermek ğiçin yanıp tutuşuyorum her yeni kreatif süreç beraberinde tereddütler getiriyor ve kendime hiç güvenim olmasada kendimi öne atıveriyorum” diyor sanatçı. Çocukluk idolünün Madonna olduğunun altını çizerek.

5 Mayıs’ta satışa sunulacak olan I Never Learn “Youth Novels” ve “Wounded Rhymes”albümlerinden sonra Lykke Li fan’lerini hayal kırıklığına uğratmayacağı kesin. Diğer 2 albüme göre daha melankolik ve daha içe dönük bu albümün özel bir konsepti var. 9 şarkıdan daha doğrusu 9″chapter’dan oluşan albüm “aşk acısını” anlatıyor. Ülkemizde satışa ne zaman sunulacağını bilmediğimiz bu albümün Tracklisti:

1. ?I Never Learn?
2. ?No Rest for the Wicked?
3. ?Just Like a Dream?
4. ?Silverline?
5. ?Gunshot?
6. ?Love Me Like I?m Not Made of Stone?
7. ?Never Gonna Love Again?
8. ?Heart of Steel?
9. ?Sleeping Alone?

 “No rest for the wicked” şarkısının Tarik Saleh imzalı klibi:

Albümün ilk aşamada dikkat çeken şarkıları :

No Rest for the Wicked” ve “Love Me Like I?m Not Made of Stone” (dinlemek için tıklayınız).

“No Rest for the Wicked” remix versiyonunu dinlemek için tıklayınız.

Lykke Li’nin önümüzdeki aylarda son derece yoğun bir konser programı var. 9 Mayısa kadar Almanya, Hollanda Fransa ve İngiltere’de konser verecek, 15 Mayıs itibariyle Amerika’da New York ve Los Angeles’ta konserlere devam edecek. 12 Haziranda Sonar festivalde (İspanya) olacak, ancak en dikkat çekici olanı her yıl Ağustos ayında gerçekleşen ve dünyanın en “underground” festivali olan”Lollapalooza” festivalinin Line-up’ında yer alması.

Lykke Li iel ilgili tek sitemimiz bu yoğun konser programında İstanbul’un yer almaması. “Doğru dürüst bir konser mekanınız bile yok bu koca şehirde” diye cevap almaktan korksakta kendisine “İstanbul’a ne zaman geleceksin?” diye sormak isteriz. Kimbilir belki vatandaşı Jay Jay Johanson’dan kendisini gelmeye ikna edebilmek için yardım isteriz.

İlk çıkış şarkılarından biri olan “little bit” şarkısında Lykke Li şöyle der:

“..I think i’m a little bit in love with you but only if you’re a little bit in love with me..”

ve hayranlarının büyük çoğunluğu ona -hiç bir karşılık beklemeksizin- “sanırım bende sana biraz aşığım” diye cevap verir.

Lykke li’den Jules Holland’ın programında “olağanüstü” bir akustik “I follow Rivers” performansı: