21.Yüzyıl Dünya Kadın Portreleri IV

 

Avustralya asıllı Amerikalı Nobel Ödüllü bilim insanı Elisabeth H. Blackburn 26 Kasım 1948 yılında Avustrulaya’nın bir eyaleti olan Tazmanya’da doğdu.

 

Doktor bir ailenin kızı olan Elisabeth Blackburn tüm eğitim hayatı boyunca son derece başarılı bir öğrenci oldu.Üniversite dönemini Melbourne Üniversitesi Fen Fakültesinden Lisans ve Master diplomalarını alan Blackburn, Doktora çalışmalarına İngiltere’de Cambridge Üniversitesibünyesi,ndeki, Darwin College‘da devam etti. Doktora sonrası (post doc) çalışmalarına Amerika Birleşik Devletleri Yale Üniversitesinde devam ettikten sonra 1978 yılından itibaren Kaliforniya Üniversitesi’nde ?Moleküler Biyoloji? bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.

 

2009 yılında Nobel Tıp ödülünü alana kadar akademik kariyerinde çalışmalarından dolayı pek çok ödül, onursal doktora, Amerikan Kanser Araştırma Vakfı Başkanlığı gibi pozisyonlarda görev aldı ve deyim yerindeyse bir bilim insanının alabileceği tüm önemli ödülleri almış olan  Elisabeth H. Blackburn 2007 yılında dünyaca ünlü Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 insanı listesinde yer aldı.Bir dönem ABD’de hükümete Biyoetik konusunda danışmanlık veren ?President’s Council on Bioethics? kurumundan dönemin ABD Başkanı George W. Bush hükümetiyle Kök Hücre çalışmaları konusunda ters düştüğü için istifaya zorlandı.

 

Kromozomları yaşlanmaktan koruyan bir enzim olan telomeraz enzimi üzerine yapmış olduğu çalışmalarından dolayı 2009 yılında Amerikalı Carol Greider ve Jacj Szostak ile birlikte  Nobel Tıp Ödülüne layık görüldü. Nobel komitesinin açıklamasına göre ödülün bu 3 araştırmacıya verilmesinin esas sebebi ?Biyolojinin temel bir sorunu olan? hücre bölünmesi esnasında kromozomların nasıl tıpatıp kopyalandığı ve parçalanmaktan nasıl korunduklarını  aydınlatan mekanizmaları keşfetmiş olmaları.

Gelecekte telomeraz enzimleri üzerine pek çok araştırma yapılağına kesin gözüyle bakılıyor: telomerazlar hücrenin yaşlanmasıyla direk bağlantılı olduğundan ?ebedi gençlik? hayallerine giden kapıyı aralıyabilir, bunun yanı sıra  telomerazların hücrelerin ?kanserleşmesinden? de sorumlu olduğu düşünülüyor bu da kanser araştırmalarında yepyeni perspektiflerin oluşması anlamına gelmekte.

 

Elisabeth Blackburn ve arkadaşlarının ?Telomerazlar? üzerine çalışmaları ve elde ettikleri sonuçlar tamamen yadınlatılmış ve ?sonlanmış? bir çalışma değil. Tam tersi yepyeni araştırmaların yolunu açarak,  içinde bulunduğumuz 21. Yüzyılda, biyolojik anlamda yaşamı yeniden tanımlamamız ve düşünmemiz gerektiğini bize gösteriyor.