Boston Logan International Airport’dan annem ve babamla çıktık, taksi kuyruğuna girdik ve bir süre sonra arabaya bindik. Arabayla havaalanının önünden geçerken gördüklerim artık İstanbul’dan çok farklı bir çevrede olduğumu bana çarpıcı bir şekilde gösterdi: Arabamız yaya şeridine yaklaştığında taksi şöföru hemen yavaşladı ve yayalara yol vermek için can atarcasına bekledi… Yaya şeridinden geçerken bize dönerek: Şuradaki polisi görüyor musunuz?Eğer yayalara yol vermemiş olsaydım arabayı durdurtur 200 dolar ceza keserdi !

İnsan bir ortamdan başka bir ortama geçtiği zaman ilk zamanlarda etrafını farklı bir gözle izler. Buradaki kilit nokta aslında farklılıktır. İnsan, diğer insanlardan farklıysa eğer, doğup büyüdüğü yeri de farklı bir gözle gözlemleyebilir. Boston’a geldiğimden beri özellikle şunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Burada kanunlar var ve hemen hemen hepsi de geçerli, uygulanıyor. İnsanlar birbirlerine saygılılar, medeniler.

Göz teması kurulduğunda bile genelde tebessüm ediyorlar. Şehrin gördüğüm kadarıyla büyük bir çoğunluğu zengin.

Ancak her gün ayrı bir olayın olduğu Türkiye’den sonra burası çok sakin geliyor insana. İnsanlar dünyada olup bitenden pek haberdar gibi durmuyor. O yüzden yokluk, açlık, sıkıntı nedir pek bilmiyorlar. Red Sox’un bir maçta ne yaptığı Afrika’da olan bitenden daha önemli gözüküyor izlenimini veriyorlar.

İnsan genelde bir şeye sahip olmadığı zaman onu elde etmek için çabalar, hayaller kurar. Buradaki insanlar doğduklarından beri ellerinde bir çok şey olduğundan dolayı ne isteyeceklerini pek bilmiyorlar sanki. Denildiği gibi tok fakirin halinden anlamaz.
O yüzden yoklukta olmak düşünen insan için aynı zamanda bir hazine gibidir. O hazine de aslında hayallerin ta kendisidir. Ancak bunu da sadece düşünen ve araştıran insan farkedebilir. Sadece burada değil, dünyanın her yerinde etrafında olup bitenden ders çıkarmayan çok insan var.

(devam edecek)