Bahar Şevket, şu anda Ubisoft’un İsveç’teki Massive Entertainment ofisinde gameplay programcısı olarak çalışıyor. Bundan önce Ankara’daki TaleWorlds şirketinde Mount&Blade serisinin yapımında gameplay programcısı olarak çalışıyordu. Bahar’ın çocukluğunda başlayan oyun merakı kendisini nasıl Ubisoft’a getirdi, bu yolculuk hakkında kendisine sorular yönelttik. Röportajın oyun yapımına hevesli kişilere ilham vereceğini ve bir rehber niteliğinde olacağını düşünüyoruz.

İsterseniz Bahar Şevket’e twitter üzerinden ulaşabilir ya da yayınlarını takip etmek için twitch adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz? Bahar Şevket oyun yapımıyla nasıl ilgilenmeye başladı?

Genel olarak okulda sayısal yanı kuvvetli bir öğrenciydim ve fen lisesine gittim. Küçüklüğümden beri, belki de benim dönemimdeki birçok çocuk gibi, dışarıda oynamaktansa evde bilgisayar oyunları oynamayı daha çok severdim. Çok daha küçükken bir büyüğüm bir Windows kurulumu yaparken bir uyarı mesajını görüp, bilgisayar ne kadar akıllıymış diye düşünmüştüm. Yapay zeka sanmıştım herhalde 🙂 Yani bilgisayar ve dijital oyunlar benim için hep çok ilgi çekiciydi ve çok eğlendiğim araçlar oldu. Daha sonra ODTÜ’de bilgisayar mühendisliği okudum ve ilk zamanlarda Türkiye’de oyun sektöründe iş bulabileceğimi pek sanmıyordum zaten 3-5 firma olduğu için. Ama şansım yaver gitti ve TaleWorlds‘te çalışmaya başladım. Orada 7 yıllık çok güzel deneyimlerin ardından, daha geçen ay, Massive Entertainment‘ta çalışmaya başladım ve İsveç’e taşındım.

The Division serisiyle bilinen Ubisoft Massive Entertainment, şu anda bir Avatar temalı oyun üzerinde de çalışıyorThe Division serisiyle bilinen Ubisoft Massive Entertainment, şu anda bir Avatar temalı oyun üzerinde de çalışıyor

Birçok gencin hayali olan ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunusunuz. Aldığınız üniversite eğitiminizin oyun sektöründeki kariyerinize nasıl bir katkısı oldu?

ODTÜ bilgisayar mühendisliğinde bize en iyi öğretilen şey, mesleğimiz ile ilgili bir konuyu nasıl öğrenebileceğimiz oldu. Üniversiteye kadar bir şeyin nedenini sorgulamadan bize sunulan bilgileri öğrenmeye çalışarak eğitim aldık. Ama aslında gerçek hayat ve özellikle yazılım mesleği bundan çok daha farklı şeyler gerektiriyor. Kapsadığı konular çok geniş ve okulda ancak çok temel şeyleri öğrenebiliyorsunuz. Ve her öğrendiğiniz konu meslek hayatınızda kullanacağınız bir şey olmayabilir. Bu durumda neyi öğrenmek istediğinize siz karar vermelisiniz ve en iyi öğrenme yönteminin ne olduğuna da öyle. Tabii bu kolay olmadı, sınavlardan kötü notlar aldık ama hayatın sınavlardan ve notlardan ibaret olmadığını da öğrendik. Oyun sektöründe çalışmak yeni teknolojileri takip etmeyi ve bunları öğrenip belki de yeni geliştirdiğimiz oyunlarımızda kullanmayı gerektiriyor. O yüzden üniversite hayatımda edindiğim tecrübeler: Bir şeyi araştırarak, değişik kaynakları okuyarak öğrenebilme ve sektördeki gelişmeleri takip etmek gibi beceriler, bu sektördeki çalışma hayatıma olumlu katkıda bulundu diye düşünüyorum.

Ne zaman TaleWorlds’te çalışmaya başlamaya karar verdiniz?
İlk okuldan beri dijital oyunlar oynuyorum ve liseden beri bu sektörde çalışmak hayalimdi. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesi üniversite üçüncü sınıfta TaleWorlds’ün kurucusu Armağan Yavuz’un ODTÜ’deki kariyer günlerindeki bir konuşmasına katıldıktan sonra oldu. Konuşmayı dinledikten sonra hemen şirketteki stajyer pozisyonlarına başvurdum ve başarılı bir stajyerlik döneminden sonra şirkette çalışmaya devam ettim.

d9640fd356a2fdd2860810454b9f9005_XL.jpgBirçok kişi tarafından sabırsızlıkla beklenen Mount&Blade II: Bannerlord’tan bir oyuniçi görsel

TaleWorlds kendi oyun motorunu geliştiren bir stüdyo. Milliyetçi perspektiften baktığımızda bu Türkiye toprakları için çok önemli bir değer. Bunun size ne gibi artıları ve eksileri oldu?
Genel olarak oyun motoru, oyunların teknolojik temelini oluşturan yapı taşı demek aslında. Ve bir oyunda hangi özellikleri ekleyebileceğiniz oyun motorunun bu özellikleri ne kadar desteklediği ile alakalı bir durum. Bir stüdyonun kendi motorunu geliştirmesi demek, o oyunda hangi özellikler gerekli ise bunları destekleyecek teknolojiyi ihtiyaçlarına göre geliştirebilecek demek. Ben gameplay takımında görevliydim. Yeni bir özellik eklerken bu işin altyapısı ile ilgili soru, sorun veya isteğimiz olduğunda yapmamız gereken tek şey motor takımının odasına gidip bu durumu onlarla konuşmaktı. Yani genel olarak motorun oyunun kendi stüdyosunda geliştirmesinin geliştirme sürecine büyük esneklik kattığını düşünüyorum. Ama bir yandan da oyun motoru geliştirmek çok teknik bir iş ve programcılığın da çok özel bir alanı. Yani Türkiye’de bu alanda deneyimli ya da çalışmaya hevesli insan sayısı çok fazla olmadığı gibi genel olarak oyun motorunu geliştirmek de uzun bir süreç.

Genel olarak dijital oyun sektörü ülkemizde yeni geliştiği için, deneyimli insan sayısı da az. Son olarak, bu alanda çalışmak isteyen gençlere bu işin uzmanlık gerektirdiğini ve bu uzmanlığı öğrenmenin en iyi yolunun kendi küçük oyunlarımızı geliştirmekten başlayıp, bu süreçte öğrenmeye devam etmek olduğunu söyleyebilirim.

TaleWorlds, triple-A sınıfına Türkiye’de en çok yaklaşan yerli oyun stüdyosu. Fakat triple-A stüdyolarının hacmine göre çok daha küçük bir ekibe sahip. Bunun üretim sürecine nasıl bir yansıması oluyor?
Triple-A oyunlar, kamuoyuna duyurulduklarında aslında oyunun %50si, belki daha fazlası çoktan bitmiş oluyor. Yani bizim dışarıdan birkaç yıl zannettiğimiz süre aslında çok daha fazla. Ayrıca bu tarz oyunlarda yüzlerce insan çalışıyor, Taleworlds ekibinin fotoğrafına bakıp çalışan sayısı hakkında oradan fikir edinebilirsiniz 🙂

tw_staff_photo_summer_2017_small.jpgTaleWorlds ekibi

Şu anda Ubisoft Massive’te ne üzerinde çalışıyorsunuz?
Şu anda Ubisoft Massive tarafından geliştirilen Avatar oyunu projesinde çalışıyorum. Bu oyunun resmi adı değil, genel olarak James Cameron’un Avatar dünyasında geçen bir oyun şeklinde duyuruldu.

Zaman zaman Twitch’te yayın yapıyorsunuz. Buna karar vermenizde ne gibi etkenler rol oynadı?
Benim yayınlarım genelde kendi sevdiğim oyunları oynayıp, bu tarz başka oyunları seven insanlar ile muhabbet etmek üzerine ilerliyor. Twitch’te sevdiğim birkaç yayıncıyı takip edip onların izleyicileri ile olan muhabbetini görünce ben de biraz buna özendim diyebilirim. Genelde single player oyunlar oynadığım için bu oyunları oynayan insanlarla sosyalleşebilmek adına Twitch’in güzel bir platform olduğunu düşünüyorum. Ayrıca zamanla yayınlarıma yazılım/oyun sektörü hakkında sorularla gelen, belki gelecek için bu mesleği düşünen insanlar da uğramaya başladı. Onlara da elimden geldiğince tecrübelerimi aktarmaktan keyif alıyorum. Keşke bu mesleğe atıldığımda benim de bu tarz iletişim kurabileceğim insanlar olsaymış diyorum.

Türkiye’deki oyun sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de sektörün hızla geliştiğini ve son 10 yılda bu alandaki çalışmaların arttığını düşünüyorum. Anladığım kadarıyla teknoloji alanında devletimizin de teşvikleri var, belki de bu alanda yatırım yapmayı kolaylaştırıyordur ama işin ‘business‘ kısmına pek hakim değilim. Bir diğer gözlemim de genelde mobil oyun piyasasına yönelim olduğuna dair. Mobil oyunlar pc/konsol oyunlarına göre daha hızlı üretiliyor ve tüketiliyor. Bu da onları yatırımcılar ve geliştiriciler için çekici kılıyor. Genel olarak dijital oyun sektörü ülkemizde yeni geliştiği için, deneyimli insan sayısı da az. Son olarak, bu alanda çalışmak isteyen gençlere bu işin uzmanlık gerektirdiğini ve bu uzmanlığı öğrenmenin en iyi yolunun kendi küçük oyunlarımızı geliştirmekten başlayıp, bu süreçte öğrenmeye devam etmek olduğunu söyleyebilirim.

Hangi oyunları oynamayı seviyorsunuz?
Genelde single player, dolayısıyla başkası ile rekabet içinde olmadığınız, kendiniz ile yarıştığınız oyunları seviyorum. Bunların bir kısmı strateji veya şehir inşa etme oyunları; bazıları turn-based taktiksel oyunlar, bazıları da size bir hikaye anlatan RPG tarzı oyunlar.
Daha çocukken Age of Empires I’den çok etkilenmiştim. O zamanlar Tomb Raider yapımlarını da çok sevmiştim. Daha güncel olarak  Assasin’s Creed 1’in ve 2’nin zamanına göre çok yenilikçi ve beni çok eğlendiren oyunlar olduğunu düşünüyorum. Belki AC yüzünden Ubisoft’ta çalışmak da hayallerimden biriydi. Ayrıca Portal 1’i ve 2’yi de daha genç arkadaşların oynamadığını duyunca çok üzülüyorum. “Cake is a lie” geyiğini oyunu bitirmeden anlamak ve içselleştirmek çok zor, herkese tavsiye ediyorum bu yüzden 🙂 Son olarak da en yenilerden Frostpunk bütün strateji severlerin denemesi gereken çok sürükleyici bir oyun bence. Muhabbet etmek isteyen herkes twitter’dan ararsa twitch’e oradan da discord’a filan ulaşabilir. Beni röportaja davet ettiğiniz için teşekkürler.

Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için biz teşekkür ederiz.