Taksim Gezi Parkinda olanlardan sonra sapkayi cikartip onumuze koymak gerekli. Haberlerde ve sosyal medyada sicagi sicagina takip edilen Taksim Gezi Parkinin korunmasi icin surdurulen direnis (tabi ki bu direnis AKP hukumetinin ya da daha dogrusu RTE’nin otokrat tavrina donustu.) sadece politik temellere dayali degil. Karl Marx’in bahsettigi ve Louis Althusser’in de Ideoloji ve Devletin Ideolojik Aygitlari adli eserinde de sikca karsilastigimiw « alt yapi » kavrami bizi Gezi Parki direnisinin baska boyutlari hakkinda alternatif fikirler sunabilir. Ilk olarak « alt yapi » ve « ust yapi » kavramlarimizi iktisatci gozlugumuzle acalim. Alt yapi en basit tabiriyle ekonomik iliskiler ve uretim bicimlerinden olusmaktadir. Ust yapi ise ahlak, kultur ve hukuktan olusmaktadir. Marx ‘in one surdugu, en kisca cumleyle ozetleyebilecegimiz « altyapi, ustyapiyi belirler » cumlesinin bizim konumuzla ilgili olan izdusumune biraz goz atmaya calisalim. Ilk basta benim kendime sordugum soru, Taksim Gezi Parki direnisinin ekonomik ve uretim iliskili bir temele dayanip dayanmadigi uzerine. Ne yazik ki, bu direnis orgutlu olmayan, halkin coskuyla katildigi bir direnis fakat suan icin bu direnise ekonomik tabanli demek dogru degil, tabi ki ileriki gunlerde bu direnisin nasil bir yone evrilecegini kestirmek mumkun degil. Bu evrilme olasiligini birazdan acmaya calisacagim.

Sunu da belirtmek gerek tabi ki ; Eger bu direnis ekonomik tabanli degilse, ust yapi, yani hukuksal yapinin, iktidarin bu direnisten direkt olarak etkilenebilecegini « suan » icin beklemek cok dogru olmayabilir. Bu anlamda, Taksim Gezi Parki direnisinde alt yapinin yani ekonomik ve uretim iliskilerine hakim olan kesimin ne kadar ve hangi boyutlarda bu direnisin yaninda oldugunu goz onunde bulundurmak gerekli. Boyner grubunun ve baska sermayedarlarin Taksim’de yapilacak muhtemel bir AVM ile ilgili tepkisini dile getirmesi ve sermayenin ilerdeki donemlerde bu direnis sonucu saf degistirmesinin ne kadar mumkun oldugu ise tartismali. Bu anlamda altini cizmek isteyebilecegim ufak bir nokta olabilir. Sermayeden bahsettik. Bu noktada RTE’nin direnis ile yaptigi ilk aciklamanin Turkiye Ihratcatcilar Meclisinde olmasi bir tesaduf mu ?

RTE’nin Turkiye Ihratcatcilar Meclisinde ustu kapali bir sekilde gostermek istedigi sermayenin kendi yanlarinda olduguydu. Gercek olan da suan icin sermayenin RTE ve tayfasinin yaninda oldugu. (Gulen Cemaatini isin icine katmazsak.)

Kritik soru ise su ; Taksim Gezi Parki direnisinden yola cikarak alt yapinin degisimi, uretim araclarinin saf degistirmesi ne kadar mumkun ?

Bugun piyasalar acildi. Beklendigi uzere doviz fiyatlarinda artislar, borsada cok sert bir dusus ve bono faizlerinde cok yuksek bir artis yasandi. Bu durum Taksim Gezi Parki direnisinin altyapiyi « uzun vadede » etkileyebilecek bir potansiyele sahip oldugunun acik secik bir kanitidir. Bu anlamda direnis suan icin umutlandirici.

Turkiye ‘de borsanin buyuk bir kismini finansal sirketlerin olusturdugunu dusundugumuzde para piyasasinda olusabilecek etkileri tahmin etmek mumkun olabilir. Ayrica genelde konusmalarinda borsaya el atmayan RTE’nin borsalarin inisinden hemen sonra aciklama yapmasi direnisten korktugunun bir gostergesidir. Yaptigi bu aciklama her ne kadar otokrat uslubunu bir tarafa birakmasa da korktugunun ibaresidir.

RTE’nin normalde olmayan piyasa « analizi » Merkez Bankasi agzinin halka indirilmis bir versiyonuna yakindi. Turkiye’nin guvenli liman oldugunun vurgulanmasi piyasalari sakinlestirme cabasi fakat bu caba yeterli olmayabilir. Merkez Bankasi belirli olcude para politikasi enstrumanlarini kullanarak piyasaya yon verebilir ama uzerinde olusacak olan hukumet ve RTE baskisinin isteklerinin tamamini yerine getiremez. Getirmek istemediginden degil, getiremeyeceginden. (bkz. Merkez bankasi rezervleri, Merkez Bankasinin kredibilite kaygisi ve TL deki son gelismeler nedeniyle likiditenin azaltilmasi vb gibi.)

Benim gozumde asil senlik piyasalardaki buyuk bir karisiklik ve yabanci yatirimcilarin piyasalara hisse senedi, bono, tahvil gibi finansal araclar yoluyla direkt ya da dolayli yoldan sagladiklari likiditeyi kesmeleri. Ayrica bono ve tahvillerin « vadelerine gore » olan faizlerini de incelemek enteresan olabilir. Ozellikle uzun vadeli tahvillerdeki faiz oranlarini incelemek bu anlamda manidar.

Tum bunlari dusunursek piyasalarda yabanci sermaye icin olusacak belirsizlik ortami RTE’nin tutumunu panik olmasi sebebiyle daha da hiddetli ve tehditkar bir hal alabilir. Turkiye’ye Korkut Boratav’in bir cok yazisinda bahsettigi odemeler dengesindeki kaynagi bilinmeyen paranin akmamasi, RTE’nin « tahtini » sallandirabilir.

C. Askan

 

PS. Yazı Haziran ayının ilk günlerinde yazılmıştır.

Yazar notu :  Ayrıca bu okuma tavsiye edilir.

http://t24.com.tr/haber/prof-acemoglu-turkiyede-kalkinma-demokrasiyi-getirmeyecek/231428