Bebekler şekilleri tanıdıkları kadar maddeleri, malzemeleri de tanıyabiliyorlar. Bebek gelişim uzmanları uzun zamandır bebeklerin öncelikle şekil değiştirmeyen nesneleri tanıyabildiğini düşünüyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri’nden üç psikolog laboratuvarlarında yaptıkları deneylerin sonucunda bunun aksini iddia ediyorlar Developpmental Science dergisinde yayınlamış oldukları makalede. CNRS’ten ?Bilişsel Bilimler? uzmanı Anne Christophe gülerek onaylıyor bu çalışmayı ve ekliyor: ?Bebekler bizim sandığımızdan çok daha kurnaz!?

Lynn Perry ( Wisconsin Üniversitesi), Larissa Samuelson et Johanna Burdinie (Iowa Üniversitesi) mama sandalyesine oturmuş hepsi 16 aylık 72 bebeğe istedikleri gibi mıncıklayabilecekleri 24 farklı besin sunmuşlar. Her maddeye uydurma bir isim verilmiş ve sonrasında farklı bir görünüşe bürünmüş olan aynı maddeleri ? kırmızı renge bürünmüş mayonez ya da yeşil renkte yulaf lapası gibi- bebeklerden tanımaları istenmiş(!). (Yayınladıkları çalışmada amerikalı psikologlar bebekleri böyle bir performansa dahil etmek için onları nasıl motive ettiklerini açıklamıyorlar!?)

 

Birinci sürpriz: Bebekler görünüşleri değişmiş olmasına rağmen yiyecekleri tanımışlar. Başarılı performansı annesinin kucağındakiler değil, mama sandalyesinde oturanlar gösterebilmiş. İkinci sürpriz: En başarılı performansı gösterenler etrafını en çok pisletenler olmuş.

Annelerinin kucağında olan bebekler oyun oynamayı beklerken, oysa tıpkı yemek saatlerinde olduğu gibi mama sandalyesinde oturan bebeklerin konuyla ilgili tüm bilgi birikimlerini tecrübelerini ortaya koyup keşif sürecini başlattıkları görülüyor. CNRS’ten Anne Christophe bu çalışmanın, bebeklerin ve çocukların uygun koşullarda çok daha kolay öğrenebildiklerini ispatladığını ifade etmekte.

Fransa’da yayınlanan?Bebeklik dönemi Profesyonelleri? dergisinin yayın yönetmeni ve bebek eğitimi uzmanı Laurence Rameau bebeklerin davranışları ile araştırma yapan bilim adamlarının davranışları arasında parallellik çiziyor. Tıpkı bilim adamları gibi, bebekler önce bir hipotez ortaya koyuyor sonrada onu doğrulamak için çeşitli deneyler yapıyorlar. Çorbasını deviren, peynirini yemek yerine mıncıklayan, ağzındaki kompostoyu annesinin yüzüne tüküren bebekler aslında bilimsel deney yapmaktalar. Yine aynı şekilde tüm araştırmacılar gibi hipotezlerini doğrulamak için bu deneylerini tekrar etmek durumundalar!

Duymak, işitmek, dokunmak, koklamak ve tatmak. Çok yönlü öğrenmenin en etkili yolu tüm duyu organlarının devreye girmesi. Tabi bu sadece bebekler için geçerli değil. İsviçre Cenevre Üniversitesi‘nden Psikoloji Profesörü Edouard Gentaz 5 yaşındaki çocukların okumayı öğrenirken görme ve işitmenin kullanıldığı klasik metodun yanında kabartma harflerin kullanılması durumunda öğrenmenin daha kolay gerçekleştiğini ifade ediyor.

Aslında bunlar Maria Montessori(*)’den beri bilinen gerçekler. Ülkemizde nedense halen ortaçağdan kalma çocuk eğitimi yöntemlerine devam edilmekte.

* Maria Montessori(1870-1952), Montessori Eğitiminin kurucusu.

Maria Montessori, Montessori yöntemini uygularken

 

 

Montessori Eğitimi, çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği, kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir. Montessori eğitimi, temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durur.

Her çocuğun özel ve farklı oluşundan yola çıkar. Çocuk özgürdür, kendi bireysel öğrenme hızına göre ilerleyebilir. Özellikle çocuk gelişiminde en önemli dönem olan 0-6 yaş arası çocukların, soyut kavramları öğrenebilmesi için somut materyalleri kullanılmasına dayanır. Çocuklar ellerini kullanarak, materyaller sayesinde öğrenirler.