Fransız Televizyonunun Asi Yıldızı’na Veda
Thierry Ardisson hakkında bir yazı kendisi aramızdan ayrılmadan önce yazmış olmak isterdim.
Thierry Ardisson Fransa’da televizyon dünyasına, talk show diyebileceğimiz formata ve bir döneme kesinlikle damgasını vurmuş bir figürdü. 76 yaşında aramızdan ayrılırken kızgındı, öfkeliydi, çok sağlam sistem eleştirileri yapıyordu. Son dönemde yaptığı eleştiriler sadece televizyon dünyasına yönelik değildi. Görsel basın ve politikacılar arasındaki (kirli) ilişkileri, etik olmayan yaklaşımları yerden yere vuruyordu, sesini duyurabilecek çok fazla platform kalmamıştı, onu programına davet etmeye cüret edebilecek çok fazla tv programcısı da kalmamıştı. Ama genç ve cesur bazı youtube kanalları onun bir efsane olduğunun farkına varmış ve davet etmişti programlarına.
« Siyahlı adam » veya « televizyonun harika çocuğu », «konuklarına kimsenin sormaya cesaret edemeyeceği soruları soran adam » Thierry Ardisson yapmış olduğu programlarla televizyon programcılığında çıtayı çok ama çok yukarı çekti. « Tout le monde en parle » (türkçe : Herkes Onu konuşuyor) adlı programında sadece yeni filmi çıkan, ya da kitabı yayınlanan fransız ünlüler değil, dünya çapında şöhretleri de görmek mümkündü. Brad Pitt’e en münasebetsiz soruları soran, Bruce Willis’i dudaklarından öpen, George Michael, Depech Mode’dan Dave Gahan, Duran Duran’den Simon le Bon’la harika röportajlar yapan yine oydu. Ünlü ve aykırı yazar Michel Ouellebecq ve yüzü maskeli Mossad ajanı ile yapmış olduğu röportajlar « bunu sadece Thierry Ardisson yapabilirdi » dedirtiyordu.
Yol arkadaşı Laurent Baffie’nin bazen soğuk olan esprileriyle araya girmesi programa ayrı bir renk katıyordu. Programın en eğlenceli kısmı röportajlar bitince Philippe Coti’nin yaptığı « BlindTest » idi. Programa katılan oyuncu-şarkıcı-manken-yazar yarışmacı olup çalan şarkıları herkesten önce bilmeye çalışıyordu. Söz konusu program saatlerce sürüyordu ve TV5Monde kanalında pazar gecesi yayınlanıyordu.

Şahsen pazartesi erken saatte mesaiye gittiğim için DVD Recorder’ı programlayıp programı sonra – bir saniyesini bile kaçırmadan – izliyordum. Evet bunun için DVD Recorder satın almıştım. « Tout le Monde en Parle » yaklaşık bir 10 yıl sürmüş sonrasında programa son verilmişti. Thierry Ardisson çok sivri dilliydi, konuklara çok aykırı sorular sorabiliyordu, kadınlara karşı tutumu bazen feministleri çok kızdırabiliyordu. Kanalın patronu bütçe kısıtlamasına gitmek istediğinde bunu reddetmiş ve programı iptal etmişti. Daha sonra yaptığı « Salut les Terriens » (Türkçesi : Merhaba Dünyalılar) daha üsturuplu, daha cici çocuk bir programdı ama « Herkes Onu Konuşuyor » programının verdiği heyecandan çok uzaktı. Thierry Ardisson geçtiğimiz yıllarda yaptığı programların zamanın çok ötesinde olduğunun farkına varmıştıki mevcut tüm arşivini Youtube’a yükledi ve bu sayede genç jenerasyonlarda o eski röportajlara ulaşabiliyordu artık.
Thierry Ardisson sadece programlarında konuklarına sorduğu münasebetsiz ve bazen haddini aşan sorularla değil kendisi hakkında yaptığı filtresiz konuşmalarla dikkat çekiyordu, kokain bağımlılığından, intihar teşebbüslerinden bahsederken sanki ailesiyle yaptığı Bali seyahatinden bahsedermiş gibi rahat konuşabiliyordu.
Seveni olduğu kadar, sevmeyeni de çoktu, kadın konuklarına bazen, yeni çıkarmış olduğu kitabı için davet edilmesine rağmen Ardisson’un soruları eski eşler, özel hayat vs.. gibi konular üzerine oluyordu. Erkek konuklar bu tür sorulara maruz kalmıyordu. Programlarında feministlerin defalarca tepkisini çeken yorumlar, espriler olmuştu. Thierry Ardisson bunları umursamıyordu, program ne kadar « buzz » yaparsa o kadar izlenecekti. Ve izleniyordu da. Programında her an herşey olabilir, kavga çıkabilir di, seyirci de (esasen program canlı değil, canlı yayın koşullarında çekilen bir programdı) bunu biliyordu. Hutopia yazılarını takip ediyorsanız Afika kökenli Hapsatou Sy adında bir konuğa sonradan politikaya atılacak olan Eric Zemmour adında bir gazetecinin « isminiz Fransa’ya uygun değil, yeterince fransız değil, sizin isminiz Corinne olmalıydı ! » demesiyle başlayan polemikte madam Hapsatou’nun yeterince yanında olmamakla ve Eric Zemmour gibi ırkçı bir şahsa fazla prim vermekle suçlanmıştı.
Son dönemde yeni televizyonculuk anlayışını, medya patronlarını,son dönemim parlayan yıldızı, televizyon programcısı Cyril Hanouna’yı, ülkenin iki dönemdir cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u fırsat buldukça eleştiriyordu. Kendisi bir kraliyet dönemi hayranı olarak ders kitaplarında fransız tarihinin ve fransız krallarının çocuklara yanlış öğretildiği konusunda veryansın ediyordu. Kralların kötü insanlar olarak tanıtılmasına üzülüyor ve cumhuriyet öncesi dönemi körü körüne kötüleyenlere ateş püskürüyordu.
Thierry Ardisson 2025’te, Fransa’da, Fransız Devrimi’nin ve Cumhuriyetin ilanının kutlandığı bir 14 Temmuz günü aramızdan ayrıldı.
Fransa, televizyon dünyasının en renkli ve tartışmalı figürlerinden birini kaybetti. Thierry Ardisson, 74 yaşında hayata veda ederek ardında cesur röportajları, provokatif tarzı ve televizyon tarihine kazınan anlar bıraktı.
AEÇETİNÇELİK