Geçtiğimiz haftalarda İsveç’in yüksek tirajlı ve prestijli gazetesi ?Dagens Nyheter?de, altında üniversite rektörlerinin, büyük şirket yöneticilerinin imzası olan hükümete yönelik bir manifesto yayınlandı. İsveç’e yurt dışından ve özellikle Avrupa Birliği dışından üniversite öğrenimi için yabancı öğrenci gelmesi gerektiği, mevcut hükümetin politikalarının buna izin vermediğine yönelik eleştiriler içeriyordu bu manifesto. Manifestoya imza atanlar arasında ülkenin son derece etkin isimleri ve bazıları dünya çapında etkili şirket yöneticileri bulunuyor.

Manifestoda imzası bulunanlar:

Carl Bennet, CEO Carl Bennet AB

Börje Ekholm, Investor CEO’su

Leif Johansson, Astra Zeneca ve Ericsson’da Yönetim Kurulu Üyesi

Martin Lundstedt, Scania CEO’su

Olof Persson, Volvo CEO’su

Pam Fredman, Gothenburg Universitesi Rektörü

Peter Gudmundson, Kraliyet Teknik Yüksekokulu Yöneticisi (KTH)

Öneriler ve hükümetten beklenilenler AB dışından gelecek öğrencileri yani Türkiye’den İsveç’e üniversite eğitimi gitmeyi düşünen öğrencileride ilgilendiriyor. Tam metnin çevirisini aşağıda bulabilirsiniz.

 

   “Yüksek öğrenim globalleşen dünyada ülkeler arası son derece önemli bir rekabet unsuru. Pek çok ülke bu konuda yatırım yapıyor ve kendi eğitim sistemini yaymaya çalışıyor. Eğitimini kendi ülkesi sışında devam eden gençlerin sayısında son yıllarda önemli bir artış bulunmakta. Dünya genelinde 3 milyon öğrenci eğitimlerine yurt dışında devam ediyor. Bu gençler gelecekteki yetkinlik kaynakları için çok önemli bir unsur.

Globalleşme anlayış ve farklı kültürlere saygı göstermekten geçiyor ve yurt dışından gelen öğrenciler yerel öğrencilerin bilgi birikimine büyük katkıda bulunuyorlar. İsveçli öğrenciler Uluslar arası öğrencilerden kültürel olarak etkileniyor ve yabancı öğrencilerde İsveç kültürüyle tanışıyorlar. Bu süreç ileride yurt dışındaki İsveç firmalarında çalışacak genç işgücü için son derece önemli.

Yabancı öğrencilerin varlığı İsveç için çok önemli. İsveçli şirketler çok uluslu ve çok kültürlü yapıya büyük önem veriyorlar ve yeni yetenekleri bünyelerine katmak istiyorlar. İsveç’te öğrenim gören yabancı öğrenciler ülkelerine döndüklerinde ya da başka bir ülkeye çalışmaya gittiklerinde, İsveç’in gönüllü elçileri oluyorlar ve İsveç kökenli firmalara büyük faydaları dokunuyor. Bu gençler sadece ticari temaslar için değil, gelişmekte olan ülkelerdeki sürdürülebilir kalkınmaya İsveç’in katkıda bulunabilmesi açısından da çok büyük önem taşıyorlar.

Son dönemde İsveç’te, hükümetin eğitimi paralı yapmasından beri, Avrupa Birliği dışından gelenm öğrencilerinin %80’ini kaybetti. 8000 olan rakam kısa sürede 1600lere kadar düştü. İsveç’te Avrupa dışından gelen öğrenci sayısı artık yaklaşık %2’lerde. Bu Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması olan %5’ten son derece düşük. Bununla beraber İsveç’te çalışma izni alan yabanc öğrencilerin sayısında da düşüş var. Kendilerine sorulduğunda bu öğrencilerin %85’i mümkün olursa İsveç’te kalmak istediklerini ifade ediyorlar. Sadece %17’sinin kaldığını gösteriyor istatistikler. Bu oran düşmeye devam etmekte.

Boston Consulting Group‘un yayınladığı yeni bir rapora göre yurt dışında eğitim almak isteyen öğrenciler, üniversite seçimlerini uluslar arası üniversite sıralamalarına, eğitim masraflarına ve eğitim programlarının kalitesine göre yapıyorlar. Yapılan araştırma ayrıca eğer burs imkanları yoksa sadece başvuru yapanların %20’sinin İsveç’e gelmeyi kabul ettiğini, eğer burs imkanları olursa %70’in İsveç’i tercih ettiğini gösteriyor.

Bu arada, AB dışından gelen öğrencilerin, İsveç’teki yaşam kalitesinin, eğitim kalitesinin yüksek olmasının bilinmesine rağmen İsveç yerine eğitimin ve yaşamın çok daha pahalı olduğu ülkelere gittiklerini görmek mümkün. Oysa eğitim düzeyi ve kalitesi olarak İsveç bu ülkelerden geri değil.

Bunun altında iki sebep yatmakta : Birincisi bazı ülkeler öğrencilerin eğitim masraflarını kkarşılamak üzere hükümet olarak burs verebiliyorlar. Bu konuda ülkemizin son derece yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok ülke mezun olan yabancı öğrencilere iş imkanı sağlıyor. Örneğin Almanya ve Hollanda’da mezun olan öğrencilere 6 ay ile 1 yıl arası çalışma izni verilmekte. İsveç’te kalabilmeleri için öğrencilerin daha mezun olmadan bir iş bulabilmeleri gerekiyor.

Ticaret ve yüksek öğrenim temsilcileri olarak, Avrupa Birliği dışı öğrenci sayısındaki azalma İsveç’i globalleşen dünyaya yanlış tanıttığını düşünüyoruz. Artık bu konuda bir şeyler yapmanın zamanı geldiğine inanıyoruz. Hükümetin yardıma muhtaç ülkelere eğitimde kullanılmak üzere 100 milyon kron (15,5 Milyon Amerikan Doları, yaklaşık 32 Milyon Türk Lirası) bağışlamasını elbette takdirle karşılıyoruz. Ancak bize göre İsveç yabancı öğrencileri ülkeye çekmek üzere diğer ülkelerle rekabete girmeli. Bunun için yabancı öğrencilere daha fazla hükümet burs vermeli. Bu öğrencilere ülkemize çekebilmek için vize prosedürlerinde bir reform gerekmekte ve üniversiteler ve işverenler düzeyinde yeni hedefler konulmalı.

Bu amaçla bizler hem sosyo ekonomik olarak akla yatkın hem de hükümete fazladan yük olmayak bir eğitim bursu modeli öneriyoruz. Önerdiğimiz modelde 3 temel prenibimiz var:

 

  • Eğitim bursu, mezuniyet sonrası İsveç’te çalışmak için kalan AB dışı öğrencilerin gelir vergisiyle finanse edilmeli. Maliyetlerin karşılanması için İsveç’in 1500 öğrenciye burs vermesi ve bunların %20’sinin en azından 5 yıl boyunca mezuniyet sonrası çalışması gerekmekte.

  • Eğitim bursları verilirken merkeziyetten kaçınılmalı, bursların bir bölümü üniversitelere tahsis edilmeli ki onlarda gelecek vaad eden öğrencilere bu bursları tahsis edebilsin.

  • Burslar üniversitelere teşvik modeliyle tahsis edilmeli ve bu model bir yandan bu üniversiteleri bir cazibe merkezi haline getirmeli ve diğer yandan da eğitim- iş hayatı geçişini kolaylaştırmalı.

Eğitim bursu fonlarının iyileştirilmesi ve mezuniyet sonrası öğrencilere iş bulma çalışma ve ülkede ikamet etme imkanlarıının sağlanması durumunda İSVEÇ Uluslar arası rekabet ortamında daha güçlü bir konuma gelecektir. Ancak tüm dünya ülkelerinden öğrencileri ülkeye çekebilmek için hükümet son derece net bir tavır sergilemesi gerekmektedir. Bunun içinde hükümet yetkililerinin, akademik çevrelerin ve iş dünyasının sorumluluk almaya hazır olması gerekmektedir.

Biz bu sorumluluğu almaya hazırız, peki ya hükümetimiz?”