Bugünü anlamak için geçmişi bilmek lazım.

Geçtiğimiz günlerde yerli ve yabancı basında yer alan bir haber dikkatinizi belki çekmiştir. Eski Fransa cumhurbaşkanlarından Valérie Giscard d’Estaing yaşamını yitirdi. Giscard ya da VGE 94 yaşında fransız basın bültenlerine göre corona virüsten dolayı yaşama gözlerini yumdu.

Eski bir politikacının aktif politik hayattan ayrıldıktan uzun yıllar sonra üstelik 94 yaşında hayatını kaybetmesinden daha sıradan bir haber başka ne olabilir ki ? Diye sorabilirsiniz kendinize. Ancak bugünün Fransa’sına, hatta Avrupa’sına bakmak, anlamak ve Avrupa Birliği’ni (ve ülkemizin neden AB’ye halen kabul edilmediğini) irdelemek açısından da 1974 ve 1981 yılları arasında 7 yıl boyunca Fransa’da cumhurbaşkanlığı yapmış Valérie Giscard d’Estaing (VGE)’in hayatına bir göz atmak son derece faydalı olacaktır.

Soylu bir ailenin başarı ve politik kariyer için yetiştirilmiş bir « proje çocuğuydu » Valérie Giscard d’Estaing. Tüm elit tabaka öğrenciler gibi Politeknik okuluna gitti oradan da ENA’ya gitti. Akabinde kısa süre içinde politikaya atılacaktı. 1962 yılında ABD’ye gitti ve Kennedy ile görüştü. Ondan yenilikçi bir seçim kampanyası nasıl yapılır konusunda ilham aldı.

1974 yılında 48 yaşında Cumhurbaşkanı seçilen Valérie Giscard d’Estaing aslında başkanlığının ilk yıllarında Fransa’ya çağ atlatan, ülkeyi gerçek anlamda modernleştiren bir başkandı. Kabinesine daha önce hiç görülmemiş bir şekilde pek çok kadını bakan olarak atadı. Bunların arasında kürtaj yasasını çıkaracak olan efsane Simon Weil’de vardı. Boşanma sürecini kadınlar için kolaylaştıracak reformlara imza attı, doğum kontrol hapının sosyal sigorta tarafından karşılanması yasası da VGE’NİN gerçek anlamda « feminist » bir politikacı olduğunun göstergesiydi. Gerçek anlamda «imaj çalışması» yapan ilk fransız cumhurbaşkanı oldu. İmaj danışmanı, basın danışmanı ile çalışıyordu. Fransa’nın büyük şehirlerini birbirine bağlayan (TGV) yani yüksek hızlı tren ve büyük nükleer hamle, Fransa’nın pek çok yöresinde inşa edilen nükleer santraller onun döneminde gerçekleşti.

Halka sevecen görünebilmek için büyük bir gayret gösteriyordu, halka kaynaşmak için elinden geleni yapıyordu, çöpçülerle kahvaltı yapıyordu, piknik yapan halk ile tek kale maç, basın mensuplarıyla kameraların önünde denize giriyordu bu davranışları biraz merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın sempatik tavırlarına benzetilebilir ancak kimbilir belkide soylu bir aileden geldiğinden ve ne kadar çabalasa da halkın seviyesine inemediğinden bu şirin görünme çabaları biraz « sırıtıyordu ».

Nitekim 1974 yılında Cumhurbaşkanlığı yarışını kazandığında fransız halkı onu büyük bir çoşkuyla karşılamış lakin 1981’de seçimi kaybedip Elysée Sarayı’nı yeni seçilen François Mitterand’a teslim ederken bu sefer halk tarafından yuhalanmıştı.

1981 yılında ikinci defa aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimi François Mitterand’a karşı kaybetmeyi asla hazmedemedi VGE. Elysée Sarayı’nı 55 yaşında terkederken, politik kariyeri genç sayılabilecek yaşta bitmiş görünüyordu.

VGE herşeye «sıfırdan» başlamak konusUnda azimliydi. 1981 yılındaki yenilgisinden sonra bir daha hiç Cumhurbaşkanlığına aday olmadı ama yerel politika, senatör ve milletvekili oldu 90’lı yıllarda. Ben eski Cumhurbaşkanıyım havalarında hiç değildi. Gölgede ve geri planda kalarak esasen önemli çalışmalara imza attı. Avrupa Birliği ve Avrupa Parlementosu’nda önemli çalışmalara imza attı.

Kimbilir belkide Türkiye’ye karşı en dürüst politikacı kendisiydi. Türkiye’nin müslüman bir ülke olarak Avrupa Birliği’nde yeri olmadığını net bir şekilde ifade eden yine oydu.

1974 yılında kurduğu hükümet ne tam olarak sağ ya da soldu. Tıpkı yıllar sonra cumhurbaşkanı seçilecek olan Emmanuel Macron gibi. Emmanuel Macron ayrıca en genç cumhurbaşkanı ünvanını VGE’nin elinden alacaktı. Emmanuel Macron’un kendine her zaman VGE’yi örnek aldığı söylenir. 1981 ve 2004 arası aktif politikaya devam etti.

2004 yılından sonra aktif politikadan uzaklaştı, çalışmalarına Avrupa Parlementosu çatısı altında devam etti. Avrupa Birliği’nin Geleceği konvansiyonunun başkanıydı.

Hemen altta 1981 yılında seçimleri kaybettikten sonraki veda konuşması:

Fransa’da pek çok politikacı ve üst düzey bürokrat gibi o da masondu. Koyu bir masondu ve cumhurbaşkanlığından sonra masonluk ve lobicilik faaliyetlerine yoğunlaştı. Devlet adamlarının ve politikacıların akıl danıştığı bir «bilge adam» statüsüne sahipti. Herkes kritik konularda ondan görüş almak isterdi. Avrupa Parlementosu’nda çok büyük etkisi vardı. Çok nadiren basına demeç verirdi, gözlerden ırak şatosunda sakin bir yaşam sürüyordu.

Valérie Giscard d’Estaing sıradışı ve gizemli bir adamdı. Pek çok deneme ve roman yazdı. 2003 yılında Académie Française (Fransız Akademisi’ne) kabul edildi.

Valérie Giscard d’Estaing aslen bir Merkez Sağ politikacısıydı. Göç karşıtı olduğunu ifade etmekten asla kaçınmazdı. Bugün Fransa’da mevcut iktidar ve pek çok politikacının VGE’nin politikalarına sıkı sıkıya bağlı olduğunu görebiliriz.